Şu anda Türkiye, gerek insan hakları açısında, siyaset ve etik açıdan olması gereken yerde durmaktadır ve birilerinin kafa karışıklığını hayretle izlemektedir” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Yıllarca bize bir ilkokul şarkısı okuttular. 'Gitmezsek de gelmezsek de o köy bizim köyümüzdür' dediler. Bizi bununla biraz oyalamaya çalıştılar. Buraya gelmeyin, gelmeseniz de olur dediler" dedi.
Gençlik Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı 6. Olağan Kongresine katılmak üzere Muş'a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, partililere hitap etti. Katıldığı kongrenin çok anlamlı olduğunu belirten Bakan Süleyman Soylu, "Burada sadece Muş merkez ilçe kongresini gerçekleştirmek, bugüne kadar görev yapan arkadaşlarımıza teşekkür etmek ve bugünden sonra bu kutlu bayrağı teslim alacak arkadaşlarımız seçip ve onlara başarı dilemek için bu salonda değiliz. Bu salonda sadece bir siyasi partinin kongresini gerçekleştirmiyoruz. Biz, bu salonda sadece bir ilçe başkanlığının, ilçe yöneticilerinin kurullarının seçimi için bulunmuyoruz. Burada bambaşka bir anlam için bulunuyoruz. Biz, bu salonda kendimiz için de bulunmuyoruz, sadece rey kullanmak, içişleri bakanını, genel başkan yardımcısını dinlemek için de bulunmuyoruz. Biz 21. yüzyılda önemli bir yolculuğa çıktık ve büyük bir yolculuğa çıktık ve biz büyük bir medeniyetin evladıyız. Nereden geldiğimizin, kökümüzün neresi olduğumuzun, bu medeniyetin ne kadar büyük bir medeniyet olduğunun ve bunun bize ne büyük bir sorumluluk sorumluluklar yüklediğinin bilinci içerisinde bu salondayız. Biz sadede Anadolu topraklarının huzuru için, ülkemizin 2023, 2053 2071 hedeflerine ulaşması için de bu salonda bulunuyor değiliz. Biz sadece yol yapmak, fabrika yapmak, hastanelerden insanlarımızın çok daha iyi bir şekilde hizmet almasını sağlayabilmek için bu salonda bulunuyor değiliz. Evet onları yapmak istiyoruz, çoluk çocuğumuz bu ülkede daha rahat yaşamasını istiyoruz. Yarınlara daha emin adımlarla gitmek istiyoruz. Ama bilmenizi istiyorum ki, biz Müslüman'ız ve bu toprakların evlatlarıyız. Biz sadece bu topraklarda kendimiz için yaşayan bir millet değiliz. Komşusunun ne halde olduğunu bize öğreten, bize anlatan bir öğretiden gelen milletiz. Bu topraklarda kendisi iktifa eden bir millet değiliz. Biz sadece ve sadece etrafımızdaki coğrafyada dünyada ne var ona bakmak, güçlü olmak, zengin olmak, özgür olmak, hür olmak, medeniyetimizi her yere taşımak ve bütün dünyaya sözünü geçirmek zorunda olan bir milletiz" dedi.
"Biz, nesebi belli olmayan bir millet değiliz"
"Biz, nesebi belli olmayan bir millet değiliz, köküne zuhur bir devlet değiliz, anasını bilen, atasını bilen, geleneğini bilen, Osmanlıyı bilen, Osman Gaziyi, Ertuğrul Gaziyi bilen, Selçukluyu bilen bu topraklarda Ezan-ı Muhammed’in ebediyen kalmasını, ay yıldızlı bayrağın birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin ve hürriyetin timsali olarak bilen bir milletiz" diyen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz sadece bu salonda bir kongreyi yapmak için bir arada değiliz. Biz bir iddianın sahibiyiz. Biz zengin olacağız, hedeflerimize ulaşacağız ama bizim etrafımızdaki coğrafyayı ateş çemberine döndürmek isteyenlere, bu coğrafyanın aslında dünyanın içerisine düştüğü bunalımdan kurtulabilmesi için, dünyanın içine düştüğü bu haksızlıklardan kurtulabilmesi için ancak ve ancak kendisini ifade ettiği zaman, onlara çare üreten bir coğrafya olduğumuzu göstermek durumundayız. Biz nerede sorumlumuzu olduğumuzu biliyoruz. Türkiye geçmiş Türkiye olduğunu zannedenler, Türkiye'yi, 2 bin dolarlık, 3 bin dolarlık, 5 bin dolarlık bir Türkiye zannedenler, Türkiye'yi Osmanlının son dönemleriyle, Cumhuriyetimiz kuruluncaya kadar olan süre içerisinde biz Türkiye'yi nasıl çökertiriz diye binbir türlü hesabı yapanlar, Türkiye'yi o gün borç batağı içerisine sokup, kendi özgür hür iradesiyle beraber ayakta kalmasını engelleyenlere karşı bugün bir iddianın sahibi olduğunu biliyoruz. Bizler nereden geldiğimizi biliyoruz. Bizler bu ülkede demokrasi uğruna şehit vermiş bir başbakanın, dışişleri bakanının ve bu ülkede demokrasi uğuruna sağına soluna bakmadan, hem idamlık gömleğini hem de bayramlık gömleğini, bu ülkede hiçbir gün kendi zihninden bir şekilde arındırmayan, yok etmeyen, uzak tutmayan bir anlayışın içerisinde olduğumuzu biliyoruz. Biz bu coğrafyada ve dünyada neyi ifade ettiğimizi biliyoruz. Biz sadece burada bir kongrede bir iddiayı ortaya koyuyor değiliz. Bu iddia sadece bir ilçe başkanlığının seçimi değildir. Bu ilçe başkanının sorumluğu da sadece kendine ait değildir. Biz büyük bir milletiz ve büyük bir medeniyetin bugünkü sorumluluğunu taşıyoruz."
"Yıllarca bize bir ilkokul şarkısı okuttular
Yıllarca bir ilkokul şarkısı okutulduğunu ifade eden Soylu, "Yıllarca bize bir ilkokul şarkısı okuttular. 'Gitmezsek de gelmezsek de o köy bizim köyümüzdür' dediler. Bizi bununla biraz oyalamaya çalıştılar. Buraya gelmeyin, gelmeseniz de olur dediler. Gitmediğimiz köy bizim köyümüz değildir, sıkmadığımız el bizim elimiz değildir, yatmadığımız gönülde yerimiz yoktur. İşte o yüzden biz yine bugün Muş'tayız. Bütün dünyaya, evrene, kainata, içindeki genişliğin ne kadar büyük olduğu, asil olduğunu, hatırlı olduğunu hatırlatan Muş'tayız. Biz sadece Muş'ta değiliz, Şırnak'tayız, ikide bir Yüksekova'dayız, Van'dayız, Ağrı'dayız, Varto'dayız, Hasköy'deyiz, Kato'dayız. Biz tarih boyunca buralardayız ve burada olmaya devam edeceğiz. Kardeşlerimizle yan yana olmazsak da, aramızda başkaları oluyor. Onlar bizim kulağımıza hep başka şeyler fısıldıyor. Aramıza fitne koymaya çalışıyorlar, bizi bizden ayırmaya çalışıyorlar, bizi zayıflatmaya, devletimizi, milletimizi, kardeşliğimizi zayıflatmaya çalışıyorlar. Kavgayı, düşmanlığı, zulmü fısıldıyorlar. Onlar asla yatırım konuşmuyor, geleceği konuşmuyor" diye konuştu.
"Yeni Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz"
Sadece bir siyasi partinin iktidarı için, bir siyasi partinin yarına güçlü teşkilatlarla gitmesi için bu salonda bulunmadıklarını belirten Soylu, "Bunu böyle anlıyorsanız bir ziyandayız ve kayıptayız. Biz sadece bir siyasi parti değiliz, büyük bir medeniyetin temsilcisiyiz. Ertuğrul Gazinin, Osman Gazinin, Fatih Sultan Mehmet Han'ın ve bu topraklarda bizi bizle beraber yapan Selçuklunun o güzel insanlarının temsilcisiyiz. Biz neyi iddia ettiğimizi, neyi ortaya koyduğumuzu biliyoruz. Biz onlara benzemeyiz, biz, bize akıl veren batıya benzemeyiz. Biz onlar gibi değiliz, mezarlarımızı başka biliriz, tarihimizi başka biliriz, geçmişimizi başka biliriz, komşularımızı başka biliriz. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, hangi paranın hesabını yaparlarsa yapsınlar 3,5 milyon Suriyeli, Türkiye'de bir sınava bizi tabi tuttu. Dediler ki, bu Türkler, bu Kürtler, buradaki insanlar geçmişlerini unuttular mı? Allah'a hamolsun ki biz bu sınavımızı kaybetmedik. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Şunu ifade etmek istiyorum. Elbette ki, onlar yatırım konuşmuyorlar, asla daha güzel yollar, okullar yapalım demiyorlar. Çocuklarımız daha güzel parklarda oynasın, gençlerimiz modern fabrikalarda üretim yapsın demiyorlar, onlar hep silahtan, çatışmadan, yakıp yıkmadan, hendek barikattan bahsediyorlar. Bütün siyasetini, bütün mücadelesini devletle milletin arasını açmak üzerine kurmuş, hani camilerde farz namazına kalktığımız imam veya müezzin 'saflarınız sıklaştırın' der ya. İşte bizim bugün yaptığımız budur. Milletin bütün fertleriyle beraber saflarımızı sıklaştırıyoruz. Hatta bu maksadımıza yardımcı olması için 'biz Anadoluyuz' diye bir proje başlattık. Muş ilimizden yüzlerce çocuğumuzu çeşitli illere gönderdik. Onları koymak istedikleri bir fanusun içerisinden, bir kabın içerisinden, o fanusa bir şekilde sığmadıklarını anlatacaklar ve gösterecekler. İşte biz bu anlayışla böyle bir yaklaşımla yeni Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Dünya bir avuç seçilmişin yapboz tahtası değildir"
Dünyanın bir avuç seçilmişin yapboz tahtası olmadığını vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
"Sadece içimizdeki hainlere PKK'ya, FETÖ'ye, DEAŞ'a karşı değil, dünyada oluşturulmaya çalışılan yeni bir zulüm düzenine karşı da safları sıklaştırıyoruz. Birinci dünya savaşından sonra Ortadoğu'da sınırları cetvelle çizdiler, tutmadığını hepimiz gördük. İkinci dünya savaşından sonra Avrupa'da bir birlik oluşturdular. Görünen o ki, o da çatırdıyor. Şimdi tutmayan bu 2 hesabı, Ortadoğu'da mazlumlar üzerinde hesaplar yaparak tutturmaya çalışıyorlar. Kimse kusura bakmasın. Dünya bir avuç seçilmişin yapboz tahtası değildir. New York'ta, Berlin'de, Viyana'da yaşayan insan ne kadar insansa, Kerkük'te, Musul'da, Halep'te, Filistin'de yaşayan insan da en az onlar kadar insandır. Yaşam hakları eşittir, mutlu olma, can güvenliği hakları eşittir. Bizim tarih kitaplarımızı açın, bu saydığım değerlerle doludur, Halep'le doludur, Şam'la, Kerkük'le, Musul'la doludur. Bize tarihimizi, birliğimizi unutturmak isteyenler bunu başaramadılar. Çanakkale şehitliğimiz bu saydığım yerlerden gelen gencecik evlatların isimleriyle doludur. Demek ki buralarda atılan her adımın bizimle ilgisi vardır. Şu anda Türkiye, gerek insan hakları açısında, siyaset ve etik açıdan olması gereken yerde durmaktadır ve birilerinin kafa karışıklığını hayretle izlemektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük bir kafa karışıklığı vardır. Bir yandan teröre karşı mesajlar veriyorlar, diğer yandan terör örgütlerine kamyon kamyon silah gönderiyorlar. Ortadoğu'da bir politika izliyorlar. Ne başı ne de sonu belli değil."
"Sizin derdinizin ne olduğunu biliyoruz"
Konuşmasında ABD ve Avrupa'ya seslenen Soylu, "Terörist başının posterinin açıldığı yerde elemanları çalışıyor, denetim yapıyor. Sonra çark ediyorlar. Bir yandan müttefikiz diyorlar, öte yandan güney sınırımıza terör koridoru oluşturmak isteyen adamlara yardım ediyorlar. DEAŞ'la savaşıyorlarmış. Hangi DEAŞ, DEAŞ'ı kim icat etti, o topraklara niçin koydu. Bizi aldatmaya çalışmayın, bizi uyutmaya çalışmayın, sizin derdinizin ne olduğunu biliyoruz. Bu coğrafyayı huzursuzluk içine koymak. Sizin derdinizin ne olduğunu biliyoruz. Bir taraftan Taliban, bir taraftan El Kaide, bir taraftan DEAŞ, bir taraftan Irak'ı karıştır, Suriye'yi karıştır, Yemen'i karıştır, acaba Türkiye'yi nasıl karıştırabilirim diye 50 türlü filmin ve tezgahın içerisinde ol. Dertleri bu Müslüman coğrafyasına diz çöktürmektir. Bizim birliğimizi, birbirimizle olan ilişkimizi, anlayışı ortaya koymaktır ve bir cümle ortaya koymaktır. Bu Müslümanlar beraber olamazlar, bir olamazlar, diyorlar. Bu batı-doğu kavgasını hala canlı tutan, maalesef hala akıllarıyla beraber bu kavgayı devam ettirmeye çalışan şu aciz insanlar, bugün etrafımızdaki coğrafyayı kan gölüne döndürmek istiyorlar" şeklinde konuştu.
"Hakkari'de gereğini yerine getirdik"
Şemdinli'de yapılan operasyona da değinen Soylu, "Bugün bizim evlatlarımız Hakkari'de Şemdinli'de operasyon yaptılar. Orada yine haddini, hududunu bilmeyen bir terörist grup Şemdinli'de birtakım vatandaşımıza yaklaşık 10-15 gündür sıkıntılar oluşturmaya çalıştı. İstihbarat geldi altını çizdim, valimize, emniyet müdürlerimize ve jandarma komutanlarımıza gereğini yerine getirin, oradaki vatandaşımızı rahatsız ediyor dedim. Dün gece saat 12.00 ile 01.00 arası 5 tane teröriste gereğini yerine getirdiler" dedi.
"Sentetik uyuşturucu Avrupa'da imal ediliyor"
Son günlerde gençlerin korkulu rüyası haline gelen sentetik uyuşturucunun Avrupa'da imal edilip hedef ülkelere dağıtıldığını ifade eden Soylu, "Garip bir Avrupa, sentetik uyuşturucunun imal edilip dünyaya dağıtıldığı bir Avrupa. Bu noktada samimi mücadele çabası görmedik. Laboratuarlarında uyuşturucu imal ediyorlar, hedef ülkelerin hepsine dağıtıyorlar, o parayla her şeyi yapıyorlar. Rotasını şaşırmış, ilkelerini uyumlaştırmayan bir Avrupa modelini Türkiye hayretle izlemektedir" ifadelerini kullandı.
"İkisi de söylem birliği içerisinde"
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçen ve müftülere nikah kıyma yetkisi veren yasa üzerinden CHP ve HDP'yi eleştiren, MHP'ye de teşekkür eden Bakan Süleyman Soylu şu ifadeleri kullandı:
"İçeride de bir takım kafa karışıklıklarını hep beraber izliyoruz. Bir taraftan bir türlü milli olamayan devlet sırlarını açığa çıkaran vekilleri için yollara düşen bir CHP var. Öte tarafta da kimseye bir hayrı olmayan, belediyeleri milletin değil, terör örgütünün hizmetine verdiği için kaybeden bir HDP var. İkisi de söylem birliği içerisinde. Geçtiğimiz hafta mecliste bir nüfus kanunu çıkarttık. Tartışmaları izlediniz. Bugüne kadar sıkıntıyı çok çektiğiniz, isimdeki bir harf için de günlerce mahkeme yolunu tuttuğunuz, bir taraftan kadınlarımızın, bir taraftan insanlarımızın, bir taraftan vatandaşımızın geçmişte karşı karşıya olduğu bir takım sıkıntıları ortadan kaldıran bir yasa. Hem bürokrasiyi azaltan, artık kendi bilgisayarımızdan rahat bir şekilde ikametgah ilmühaberimizi alacağız. Artık devlet dairesine gittiğimiz getir ikametgah ilmühaberimizi, şunu bunu falan demeyecek. Vatandaşımız bir taraftan bir tarafa koşturulmayacak. İçişleri Bakanlığının 680 tane hizmeti var bunun her birisini sadeleştirmek ve vatandaşımızı bürokrasinin altında ezdirmemek için bir çalışma çalışma gerçekleştiriyoruz. Biliniz ki çok yakın zamanda bu çalışmayı tamamlayacağız. Devlet dairelerini daha canlı şekilde işleyebilmesini sağlayabilmek için adım atılmasını hep birlikte gerçekleştireceğiz. Bu yasada bir de müftülerin nikah kıyma yetkisi var. Kıyameti kopardılar. Laikliğe karşı, milleti birbirinden ayıracaksınız diyorlar. Belediye başkanı kıyıyor, başkanın yetki verdiği memur kıyıyor, nüfus idaresi kıyıyor, köy muhtarı kıyıyor, dış temsilcilikler kıyıyor, gemide kaptan kıyıyor, havada pilot kıyıyor, bunların kendi adına nikah kıyma yetkisi var. Şimdi bir devlet memurunu daha buna ilave ediyoruz. Bu da müftülükler. Onlar da nikah kıyma yetkisine sahip olacak. Şöyle yapacaklar böyle yapacaklar diyorlar. Aynı şekilde şartlarıyla müftülerde de bunu geliştirdik. Kanunda yazmayan şeyleri korku unsuru olarak insanlarımıza anlatıyorlar. Zaten bunların kaybettiği nokta da esasen burası. Siyaset korkuyla değil umutla yapılır. Bir takım, kendilerine bağlı ideolojik kadın derneklerini harekete geçirdiler. Bu nikah hem kadın hem de erkek arasında kıyılıyor. Kadını devreden çıkartan, kadının haklarını ortadan kaldıran ne var, ne ortaya koymaya çalışıyorlar. Diyorlar ki, küçük yaşta evliliklerin önünü açıyor. Biz resmi nikahın genişlemesini istiyoruz, tam tersi küçük yaşta evliliğin önünün tam da bu vesileyle kapanmasını isteyen bir adım atmaya çalışıyoruz. Yıllarca bu tip siyaset anlayışıyla beraber hem milletten koptular, hem de gerçeklerden koptular. İsteyen belediye memuruna, isteyen belediye başkanına yaptırır, isteyen müftüye, isteyen köy muhtarına kıydırır. Buradan ne tür sakınca çıkartıyorsunuz. Bunun siyasal pozisyon olarak tutuyorlar. Huzurlarınız Milliyetçi Hareket Partisi'ne teşekkür ediyorum. Bu yasayı olduğu gibi destekledi, bu yasa çok anlamlı bir şekilde, kavgasız gürültüsüz çıktı."
Bakan Soylu, buradaki programın ardından Muratpaşa Mahallesi'nde Muş Belediyesine ait bilgi evlerinin açılışı törenine geçti. (İHA)