Gündem

Özkurnaz’dan ‘Süt’ ve ‘Et’ Yorumu

Çanakkale Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özkurnaz, ucuz et için süt fiyatlarının artması gerektiğini ifade etti. Özkurnaz, “Türkiye’de et fiyatlarının yüksek olmasının temelinde süt fiyatlarının düşük olması” dedi.

Et fiyatı yüksek, sütün litre fiyatı ise düşük üretici bu durumdan endişeli. Et fiyatları yüksek olunca çoğu süt üreticisi çareyi hayvanları kesime yollamakta buldu.
 
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı et fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle fiyatların aşağıya çekilmesi için çalışmalara başladı. Et fiyatlarının yüksek olmasını maliyet girdilerinin yüksekliğine bağlayan üreticiler ise et fiyatlarının yüksek olmasının temelinde süt fiyatlarının düşük olmasının da özellikle önemli olduğunu dile getirdiler.
 
Çanakkale Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Özkurnaz, Türkiye’de et fiyatlarının yüksek olmasının temelinde süt fiyatlarının düşük olmasının özellikle önemli olduğunu dile getirerek:
“Burada süt fiyatlarının düşük olmasının nedenleri özellikle girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır” dedi.
 
Özkurnaz, 50 kiloluk 1 çuval yemin kilo fiyatı hazır kesif yemin 1 lira 10 kuruş civarıdır ifadelerini kullanarak:“ 1 lira 10 kuruş olan sadece kesif yemin, bunun yanı sıra hayvanda süt hayvancılığında olmazsa olmazları mısır silajıdır, yoncadır, samandır. Bunların hepsi bir arada olacak ki günde ortalama süt veren bir süt hayvanı 20-25 kilo bir ürünü tüketmek zorundadır. Bunların girdi maliyetlerine baktığımızda özellikle kesif yemlerin yüksek olmasından dolayı burada girdi maliyetlerinin yüksekliği direk et fiyatlarının yükselmesi yönünde, et fiyatlarının da yüksek durmasından dolayı ineklerini kestirmek zorunda kalmaktadır çiftçimiz ve birçok çiftçimiz de hem ineklerini kestirip hem de bu maliyetlerin yüksekliğinden dolayı hayvancılığı bırakmaktadır. Buda özellikle hayvancılığın, etin daraldığı bir bölgede bu seferde et fiyatlarını ister istemez yüksekte tutmaktadır” şeklinde konuştu.
 
Yine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız yurtdışından özellikle en son bir anlaşmaya göre Sırbistan’dan 18 bin ton karkas etin paketlenip doğru bir şekilde kesiminin yapılıp bakanlıklar nezdinde yapılan görüşmelerde bunu ülkemizde tüketecektir ifadelerini kullanan Özkurnaz, 18 bin ton etin tüketiminin Türkiye’de 80 milyon nüfusa bakıldığında çok bir artı değer kazandırmayacağını dile getirdi.
 
Süt fiyatlarının yükselmesi ve özellikle çiftçinin de hayvancılığı daha rahat yapacağından dolayı girdi maliyetlerinin dengelerini daha iyi kazanacaksa sütten üreticimiz bir para, bu hayvanını kestirme gereği hiçbir zaman duymayacağını belirten Özkurnaz sözlerini şöyle sürdürdü:“ Ülkemizde dışarıdan et alımı belli bir süreçtir. Ülkemizde tarıma daha değişik bakmalıyız. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın bu uygulamaları zaten yeterince çalışmaları olduğu Bakanlık tarafından bilgimiz var. Özellikle besi hayvancılığının yapılacağı bölge olarak özellikle Doğu Anadolu Bölgeleridir. Doğu Anadolu Bölgesinde besiciliğin, mera hayvancılığının daha büyük meralar olduğundan dolayı mera hayvancılığının olduğu yerde özellikle besi hayvancılığının yapılabileceği bölgelerdir. Batı bölgelerine yine baktığımızda süt hayvancılığı daha ön plana çıkmaktadır. Süt hayvancılığında yemin özellikle et fiyatının düşürülmesinden ziyade yem fiyatlarının geriye çekilmesi ve çiftçiye verilen desteklerin yılda 2 sefer verileceği yere yılda gerekirse 1 sefer veya 1’den fazla 3’er aylık dönemlerde verilmesi buda çiftçimizi bir nebze olsun ekonomik anlamda rahatlatacağı inancımız var. Bu anlamda yapılacak tüm desteklemeler çiftçinin lehine olacaktır. Dolayısıyla ülkemizin lehine olacaktır. Bugün verilen rakamlar süt fiyatına baktığımızda litre başına 8 kuruş bir destekleme veriliyor, yeterli olarak biz görmüyoruz. Bu 8 kuruşun 10-15 kuruşlara çıkması gerekmektedir ve çiftçimizde aldığı bir parayı da daha rahat şekilde bir ihtiyacını karşılamak zorundadır.
 
Girdi maliyetlerine baktığımızda birde sütün fiyatına özellikle baktığımızda. Soğutulmuş çiğ sütün fiyatı 1 lira 40 kuruş. Bu hiçbir zaman çiftçimizin alıp ta 1 lira 40 kuruşu cebine koyma şansı yok. Çünkü aile çiftçileri köylerimizde kooperatiflerimizin soğutma tanklarımızın mevcut olduğu ve sütlerinin sağımını yaptığında yine hızlı bir şekilde o sütünü soğutma tankına getirip dökebilmektedir. Burada kooperatifimizin süt soğutma tankının %50 hibesi vardır. Birçok kooperatiflerimiz %50 hibe ile soğutma tanklarını almıştır. Buda Bakanlığımızın vermiş olduğu çiftçiye bir katkıdır. Ancak kooperatiflerimizin muhasebe giderleri vardır, soğutma tankının aylık 1000-2000 lira gibi bir elektrik ücreti çıkar, yine kooperatiflerimizde çalışan sigortalı personelimiz vardır. Kooperatifin genel kurulu, tescili olur bunlarda ciddi bir masraf gerektirir buda genel masrafların içerisine katıldığında yüzde 8’e denk düşen bir çiftçiden o 1 lira 40 kuruşun içerisinden o paranın kesilmesi gerekir. Ne olur çiftçimize, çiftçimiz 1 lira 28 kuruş bir para geçecektir buda çiftçimizi çok mutlu etmiyor. Biz 1 lira 30 kuruş fiyatının yani çiftçimizin alacağı 1 lira 28 kuruş fiyatının çokta bu sistem içerisinde 55 lira olmuş 1 çuval yem buda 18 proteini konuşuyoruz genelde çiftçilerimizin kullandığı protein. Bununda çok rantabl olmadığı için özellikle elindeki hayvanları biran önce pahalıyken çıkarıp satmakta ve hayvancılığı bitirmekte görüyor. Bunun sistemi bu olmamalıdır. Tabii ki Avrupa’da bunlar nasıl yapılıyor diye baktığımızda. Daha önceden eğer süt fiyatları iyi seyrediyorsa çiftçi zarar etmiyorsa burada yaşlı hayvanları genelde kesime göndermektedir. Özellikle Avrupa’da 3-4 doğumdan sonra hayvan kesime gider. Ülkemizde baktığımızda 3-4 doğumdan ziyade 5-6 doğumdan sonra kesime giderdi, şuanda 3 veya 4 doğumdan sonra zaten hayvan kesime gitmektedir. Bu nedenle bu dengeyi korumak için sütün daha çok yükselmesi girdi maliyetlerinin düşürülmesi yönünde Bakanlığımız böyle bir çalışma yaparsa ben bu çalışmanın sonunda Türk çiftçisinin daha şanslı buluyorum ve Bakanlıkta daha başarılı olacağına inanıyorum. Burada tabii ki sütün özellikle Sırbistan’dan gelecek 18 bin ton etin burada bir günlüğüne vursanız Türkiye’de 6 bin işyerine 3’er kilo dağıtsanız zaten 18 bin ton et yapar. Buda Türkiye’nin 1 günlük tüketimi filan sayılmaz. Onun için bunu çok büyütüp te aman karkas et gelmesin Türkiye’ye veya bu kesilen et helal kesim midir, değil midir tarafına bakılmaksızın bu bir geçici süreçtir. Bunu her gün istediğin gibi zaten 18 bin ton karkas etin ülkemize girme şansı zaten yoktur. O anlamda bunu büyütmemek gerekir, bunun üzerinde kötü düşünmemek gerekir. Tabi ki 80 milyon insanımızın da etten, protein eksikliğinden geri kalmasını bizde anlamlı bulmuyoruz. Sayın Bakanımız bu konuda çalışmalarını yapıyor. Tabii ki ucuz et yedirilmesi lazım ancak ucuz etin temeli de özellikle bahsettiğimiz gibi süt hayvancılığının daha iyi olduğu, girdi maliyetlerinin düştüğü bir ortamda zaten yüksek et fiyatları mümkün değil ki, kendiliğinden yerine oturacaktır. Başka türlüde bunun olma şansı yoktur.
 
Ulusal Süt Konseyi’nin de 1 lira 40 kuruş demiş olduğu çiğ süt, soğutulmuş çiğ süt olarak rakamını doğru bulmuyoruz. Ulusal Süt Konseyi süt fiyatlarını ya sıcak süt maliyetini doğru bir şekilde açıklamalıdır yada bölgelerde kendisi bırakacak. Bölgelerimizde bölge birliklerimiz mevcut, bölge bölge ihalelerini veya süt satışlarını kendi bölgelerinde her kooperatifle eskiden olduğu gibi değiştirme şansını her zaman elde eder. Bunun tabii ki kooperatifler eğer Türkiye’de kırsalda tarımsal kalkınma kooperatifleri olmaz ise Türkiye’de hayvancılığın olmayacağı ve daha çok çıkmaza girileceği de bir gerçektir. Burada yemin pahalı olduğunu çiftçi bireysel olarak 1 çuval yem almaya kalktığında normal sektörden 55 lira olan 18 proteinin çuvalının 60 liraya almaya başlayacaktır, perakendeye düşecektir. Kooperatiflerimiz birçok yemini de özellikle toptan alışveriş yapar, pazarlık halinde alır, girdi maliyetini daha düşük tutma çabasında olur buda bir düşüncedir.
 
Kooperatifçiliğin olmadığı yerde tarımdan bahsetme şansımızın olması mümkün değildir. Her eve, aile işletmesine birer tane soğutma tankı koymakta çözüm değildir. Çözümü çok net bir şekilde ortadadır. Çözümü üretmenin yöntemi de soğutma tankı yine kooperatiflerimizde olacak ancak biz sadece hayvancılıkta böyle bakarken hayvancılıkta yemle sadece her şey bitmiyor. Biliyorsunuz 20-23 kilo gelen 1 balya samanın 15 liralara çıktığı bir süreci yaşıyoruz. Yine 1 balya yoncanın özellikle kilo başına baktığımızda 90-95 kuruşa gelmekte veya balya başına baktığımızda 23-24 kilo gelmektedir. Yonca proteindir, kesif yem çok önemlidir süt yemidir. Yonca, protein ve enerjinin olmadığı bir yerde de hayvancılık yapma şansınızda olmayacaktır. Çünkü enerji ve proteini süt hayvancılığında dengeli vermek zorundasınız. Aksi takdirde enerji yüklerseniz hayvana o hayvan döl tutmaz ve buzağı alma şansınız olmaz. Dengeli beslenmede özellikle hayvancılıkta protein ve enerjisine de dikkat edilmelidir. Buda hayvancılığın gelecekte de veya et sıkıntısının çözümünde de yine süt fiyatlarının temel bir dayanağı olduğunu düşünmekteyiz. Süt fiyatlarını o şekilde incelememiz ve sektörün rahatlaması açısından da biz özellikle hayvancılığın daha önem kazanmasını ve hayvancılığın daha fazla olmasını, besi hayvancılığının bölgesel olarak ayrılması, Doğu Anadolu Bölgelerinde oradaki meraların çok olması yine besi hayvancılığında daha rantabl bir şekilde hayvanlar kendini geliştirmektedir. Bölgemiz olsun ülkemizde de et fiyatlarının daha aşağıya kendiliğinden normal seyrinde bir hal alacaktır. Burada kazanan sonuçta tüketici, toplum olan ülkemizdeki insanlarımız ve çiftçimizde aynı zamanda tüketen bir kesimdir. Hem çiftçimiz hem de üreticimiz ve ülkemizdeki yaşayanlarımız daha dengeli beslenmeye de önem vermektedir ve et fiyatlarındaki bu düşüşlerin gerçek anlamda o şekilde olduğunu zaman içerisinde göreceğiz”