AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Genel Merkezi'nde saat 16.10'da başlayan toplantının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. YSK'nın İstanbul kararının ardından tartışmaların sürdüğünü kaydeden Çelik, “Bazı ülkelerde birinci gündem maddesi bu olmuş durumda.
ABD'den ve AB'den, YSK'nın kararına ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Herkese uyarımız; kimsenin değerlendirmesine bir şey diyeceğimiz yok fakat Türkiye'deki seçim sonuçlarına ve süreçlerine müdahale gibi açıklamalardan kaçınmak gerekir” ifadelerini kullandı.
Eksikliklerin yeni süreçte tamamlanacağını ve usulsüzlüklerin ortadan kaldırılacağını belirten Çelik, “Eksikliklerinin tamamlandığı, bir takım usulsüzlüklerin olmadığı bir seçim ortamı olacağı için bir oy farkla bile seçimi kim kazanırsa başımızın üzerinde yeri var diyeceğiz. Vatandaşımız nasıl bir karar veriyorsa başımızın üstündedir. Konuyu anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında demokrasi konusunda ne kadar tutarlı olduklarını çok uzağa gitmeden yakın zamandaki bir takım tutumlarından anlayabiliriz. Bunlara Türkiye'nin iç siyasetinde destek verenlerin veya bunlara dayanmak isteyenlerin aslında bu dayanaklarının ne kadar zayıf olduğunu görmeleri gerekir.
Aynı kesimler Türkiye'de seçimin yenilenecek olmasını bir demokrasi yoksunluğu gibi göstermeye çalışan çevreler Mısır'da darbecilerin yanında yer aldılar. Mısır'daki referandum sonuçları söz konusu olduğunda aynı çevreler ‘Sisi demokrasiyi restore ediyor' gibisinden açıklamalara imza atmışlardı. ABD'nin Sözcüsü diyor ki; ‘biz bu durumu not ettik.' Dünyanın her tarafında seçim sonuçları not edilebilir.
Bu seçim meselesiyle bu kadar ilgililerken ve demokrasi konusunda bu hassasiyeti gösterirken eş zamanlı olarak Venezuela'da askeri darbe çağrısı yapmalarını, Venezuela'da seçilmiş liderin askeri darbe yoluyla alenen görevden uzaklaştırılması için bir çağrıda bulunmalarını da bütün dünya not alıyor” diye konuştu. Çelik, “Bize NATO'yu, AGİT'i hatırlatanların bilmesi gerekir ki; bu kurumlarla ilgili olarak ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi yerine getiriyoruz. Bu hatırlatmayı yapanların PYD/YPG'ye terör örgütlerine verdikleri destekler devam ediyor.
Yakın zamanda ABD'de bir rapor yayınlandı, Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına Türkiye'de Sünni Müslümanlar olarak etiketleyerek bunlarla ilgili bir hassasiyet oluşturmaya çalışıyorlar. Türkiye'yi Batı'ya şikayet eden Türkiye'nin içindeki siyasetçilerin bütün bu durumları iyi bir şekilde değerlendirmesi lazım. Hiçbir siyasetçi kendi ülkesini bir başka ülkeye şikayet ederek herhangi bir yol almak şeklinde tutum içerisine girmemelidir” açıklamasında bulundu.
Dış gözlemcilerin de bulunduğu, Türkiye'nin güçlü mekanizmaları sayesinde bir seçimin yenileneceğini söyleyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Her şey dünyanın gözünün önünde seçmenin iradesinin tecelli etmesi şeklinde ortaya çıkacaktır. Ortada sanki muhalefetin adayından mazbata alınmış da bizim adayımıza verilmiş gibi bir tablo ortaya koyuyor bazıları, böyle bir şey söz konusu değildir. YSK'nın kararı milli iradenin bir kere daha hakem tayin edilmesi şeklindedir.”
İstanbul'da seçimlerin yenilenmesi kararına ilişkin Avusturya Başbakanı'nın yaptığı açıklamayı değerlendiren Çelik, “Türkiye'deki seçim sürecini eleştiriyor. İslam düşmanlığının, Türk düşmanlığının, yabancı düşmanlığının, nefret politikasının en üst düzeylere ulaştığı bir ülkenin başbakanının önce kendi meseleleriyle ilgili tutarlı bir şekilde aynaya bakması lazım. Kendisine şunu hatırlatmak isterim; 2016 yılında yeşillerin adayı 30 bin farkla cumhurbaşkanı seçildiğinde oradaki özgürlük partisi mahkemeye gitti ve yüksek mahkeme kararıyla seçimlerin yenilenmesine karar verildi. Bunlar ne kadar normalse Türkiye'deki durum da normaldir” ifadelerini kullandı.
YSK'nın İstanbul'da seçimlerin yenilenmesi kararının ardından muhalefetten gelen tepkileri değerlendiren Çelik, “Kızılay'da hakimleri yürütmeyiz diye tehdit edenlerin varacağı yerin çok vahim bir yer olacağını ifade etmiştim. Bu itiraz sürecini yürüten arkadaşlarımıza, genel başkanımıza karşı CHP Sözcüsü yüce divan hatırlatması yapmıştı. Ben de bu yüce divan hatırlatmasına karşın yassı ada zihniyeti hiç değişmiyor diye bir eleştiride bulunmuştum. Buna karşı dediler ki; biz yüce divanı hatırlattığımız zaman hukuku hatırlatıyoruz niye aklınıza hemen bu tip şeyler geliyor. Bu geleneğin kullandığı kodlara ve kavramlara hakimiz. Arkasından ne geleceğini biliyoruz. Arkasından bir CHP milletvekili bir darbe çağrısı yaptı.
Halen ne CHP Sözcüsü tarafından ne de CHP Genel Başkanı tarafından darbe çağrısı yapan bu CHP milletvekili kınanmış, uyarılmış değildir. Bir milletin iradesiyle seçilmiş yönetime karşı, milletin iradesine karşı darbe çağrısı yapmak ahlaki ve siyasi olarak işlenebilecek en büyük suçtur. Bunlar yapıldığı zaman susuluyor. CHP Genel Başkanı, YSK hakimlerinin isimlerini vererek, tehdit ederek, hedef göstererek bir konuşma yaptı. O kadar şahsileştirdi ki meseleyi kişilerin saygınlıklarına dönük olarak soyadlarıyla dalga geçmeye kadar işi götürdü. Bundan yüce divandan bahsettiği zaman, Kızılay'da yürütmeyiz dediği zaman kafalarının arkasındakinin ne olduğunu biz iyi biliyoruz, yassı ada zihniyeti diyoruz. Hayır diyorlar siz aşırı yorum yapıyorsunuz diyorlar. Bize aşırı yorum yapıyorsunuz dedikten sonra genel başkanları hakimlere çete üyesi diyor ve aynı şekilde de milletvekilleri bir darbe çağrısı yapıyor ve suskunluklarını devam ettiriyorlar.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının da YSK'ya söylediği sözler ve kullandığı üsluptaki radikal değişiklik herkesin dikkatini çekmektedir. YSK kararları gereği sandık kurulu başkan ve üyelerinin listesi siyasi partilere verilmiyor. Bununla ilgili olarak YSK'nın kararlarını defalarca açıkladık. Hukukçuyum diyen, baro başkanıyım dilen isimler televizyonlarda aynı hataları yapmaya devam ediyorlar. Bize verilen bir liste yoktur. Seçimden sonra tutanaklara baktığımızda isimleri orada görüyoruz.
Bu isimler uygun mu diye araştırma yaptığımızda vardığımız sonuçları kamuoyu ile paylaşmış oluyoruz. YSK'nın gerekçeli kararını görmemiz gerekiyor bütün soruların aydınlanması için. Şunu herkes biliyor. YSK özellikle yapılan itirazları değerlendiriyor. Tüm ilçelerde seçimlerin iptal edilmesi yönünde bir itiraz söz konusu olmadı. Hukukçuyum diye konuşurken bunları bilerek görmezden gelmek son derece yanıltıcıdır. YSK kararını verdi, vatandaşımıza gideceğiz, ülkenin yönetilmesinde son söz sahibi, seçimlerdeki iradenin nasıl ortaya çıkacağı konusundaki son söz sahibi olan milletimiz kararını verecek, bütün siyasetçiler olarak başımızın üzerinde yeri vardır diye selamlayacağız. Bu şaibeler, usulsüzlükler ortadan kalkacak ve 23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu ortaya çıkacak. Hep beraber kazananı saygıyla karşılayacağız” açıklamasını yaptı.
Kapadokya'daki tarihi mirasın korunmasıyla ilgili olarak AK Parti tarafından bir yasa teklifi verildiği bilgisini paylaşan Çelik, konuya yönelik şunları dedi:
“Orada bir takım kaçak inşaatlar, mirası tehdit eden bir takım yapılaşmalar görüldüğünde vatandaşlarımızdan tepki gelmişti. Bu tarihi mirasın korunması açısından, bütün yetkilerin tek elde toplanması bakımından bir alan başkanlığı kurulmasına yönelik olarak partimiz tarafından yasa teklifi verilmiştir. Daha önce Çanakkale için söz konusu olmuştu. Farklı bakanlıkların yetki alanında bürokratik süreçlerin uzadığı bu yapılanmanın kaldırılması için bir alan başkanlığı kurulmuştu. Aynı şey şimdi Kapadokya için gerçekleştirilecek. Partimiz bu yasa teklifini vermiştir. Böylece hem yetki karmaşasına son verilecek hem tarihi miras güçlü bir şekilde korunacak hem de orada çeşitli faaliyetlerde bulunmak isteyenler için bürokratik süreçler ortadan kaldırılmış olacak.”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'nin İran'a yaptırımları ile ilgili, “Bu hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu tip ambargoların halkları cezalandırmak olduğunu ifade ediyoruz. Bu yaptırımlara karşı olduğumuzu, bu yaptırımların doğru sonuçlar doğurmayacağını ifade ediyoruz. AB ile ABD arasındaki bu bölünme en çok kendini bu noktada gösteriyor. İttifak içerisindeki çatlamaya varacak kadar bir takım sonuçlar doğuruyor. Terörle mücadelenin küresel düzeyde bu kadar önemli olduğu, serbest ticaret tartışmalarının yaşandığı bir dönemde bunlardan kaygı duyduğumuzu ifade etmek istiyorum” değerlendirmesini yaptı.
S-400 ve F-35'ler ile ilgili pozisyonun korunduğuna dikkat çeken Çelik, “Pozisyon değişikliğine gittiğimiz gazetecilerin çeşitli açıklamaları oldu. Bütün bu sürece güvenlik kaygılarımızın neticelerini karşılayacak şekilde girmiş olduk. Zamanında Obama yönetiminden bize uygun koşullarda Patriot teklif edilmediğini Trump'ta kabul ediyor. NATO mekanizması için bir tehdit oluşturur deniyor. NATO mekanizması ile ilgisi yok. Bununla ilgili kaygıları varsa NATO'nun başkanlığında ortak bir heyet oluşturulsun diyoruz. Bu heyet çalışmalarına başlasın ve çalışmalar neticesinde teknik uzmanlar raporlarını versin” dedi.
“ABD'nin Kudüs kararını ve Golan kararını göz önüne aldığımızda ABD'nin İsrail-Filistin sorununda güvenilir bir arabulucu olarak hareket edeceğine dair herhangi bir kanaate varmamız mümkün gözükmüyor” diyen Çelik, “Kudüs konusunda ki hassasiyetimiz aynen devam etmektedir. Filistin devleti kurulduğu zaman BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak kurulmalıdır ve uluslararası hukuka uygun olmalıdır. Buna aykırı herhangi bir şekildeki kararın hiç kimse tarafından kabul göreceğini düşünmüyoruz. Şu ana kadar devam etmiş olan İsrail saldırganlığı karşısında herkesi bir kez daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. ABD'nin bu İsrail saldırganlığını destekleme konusundaki yaklaşımından vazgeçmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine ilişkin Çelik, “Türkiye geçmişte olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatini koruma konusunda hiçbir oldubittiye müsamaha göstermez” dedi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ömer Çelik, bir gazetecinin, “23 Haziran seçimleri için AK Parti'nin sloganı ve kampanya ayrıntıları belli mi?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Temel noktalarda bir değişikliğimiz yok. Tezlerimizi anlatma konusunda daha etkili bir mekanizma ortaya koymak, daha yüksek bir performans ortaya koymak yaklaşımımız var. Bir takım yeni mesajlarda vereceğiz. Bunlarla ilgili çalışıyoruz, büyük oranda da tamamdır. Bunları sahaya indiğimizde, mitinglerimize başladığımızda hep birlikte göreceğiz.”
Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'nun YSK'nın İstanbul kararı sonrası yaptığı açıklamalar ile ilgili sorulan bir soruyu yanıtlayan Çelik, “Pek çok çevreden benzer eleştiriler geldi. Bunlara daha önceki basın toplantılarımızda da cevap verdim. Argümanlar üç aşağı beş yukarı benzer argümanlar olarak önümüze geliyor. Bu başka siyasi partilerden de geldi, siyasetin içerisindeki çeşitli isimlerden de geldi. Bununla ilgili özel bir değerlendirmem yok.
İstanbul seçimlerinde sandık kurullarının hazırlamış olduğu 31 bin 280 sandıktaki oy sayım ve döküm cetvellerinin 5 bin 388 tanesi mühürsüz, 694 tanesi imzasız, 214 tanesi boş, 498 tanesi eksik, 919 tanesinde rakam belirtilmemiş, bin 135 adetinde sac eksikliği tespit edilmiş. Bütün bunlar buraya atılan oyların sağlıklı bir şekilde sonuca yansımadığını gösteriyor. Sonuç ortaya çıkmasın diye özellikle AK Parti oyları üzerinde birtakım oynamalar yapılmış ve bütün bunlar ortaya çıktığında başvurumuzu yaptık ve kabul edildi. Sonuç olarak YSK seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Kanuna aykırı olarak bir takım kişiler sandıklarda görevlendirilmiş.
Bu kadar sandıkta bu bahsettiğim usulsüzlükler var. Peki bütün bunlara dokunmayalım ve seçim sonucunu kabullenelim. Bunlara dokunmayacaksak seçim sonrası itiraz müessesi neden kurulmuştur. Ortaya çıkan sonuçta da sandık kurulu başkanı ve sandıktaki memur olması gereken üye ile ilgili olarak yanlışlıklar konusunda ve oy sayım ve döküm cetvellerine ilişkin usulsüzlükler ile ilgili 2 konuyu YSK tespit etti ve seçimin yenilenmesine karar verdi. Rakiplerimiz tarafından çeşitli çeşitli videolar yayınlanıyor, çeşitli baro başkanları çıkıp açıklamalar yapılıyor. Rakiplerimiz tarafından bu açıklamalar yapıldığı zaman bu belgeleri okuyup okumadıklarından şüphe ediyoruz. Bizim yaptığımız son derece hukuki bir iş, demokratik bir iş. Mazbata birinden alınmış rakip adaya da verilmemiş. Yine vatandaşımıza başvuracağız” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Başkanı Muhammet Safi'nin, Ekrem İmamoğlu'na desteklerini açıklayan bazı isimlerin isimlerini sosyal medyadan duyurmasına ilişkin sorulan bir soruya ise Çelik, şu cevabı verdi:
“Bu gelenek bize ait bir gelenek değil. Cumhurbaşkanımız Afrin sınırına bir ziyarette bulunduğunda, Mehmetçiğimiz ile bir araya geldiğinde kendisine eşlik eden sanatçılara dönük fişleme faaliyetinin nasıl olduğunu gördük. Fişleme faaliyetine dönük olarak siyasi parti başkanlarından bir tepki gelmediğini de gördük. Çeşitli seferlerde Cumhurbaşkanımızın davetine icabet edenlerin sanatçı olmaktan ziyade başka etiketlerle yaftalandığını gördük. Bu saygın olmayan tutumlar bizim geleneğimiz değil. Bir siyasetçi hadi hep beraber şunu söyleyelim diyerekten bir çağrı yaptığında bazı sanatçıların aynı cümleyi kullanarak seferberlik halinde bir siyasi partinin teşkilat mensubu gibi tutum içerisine girmesi onların kendi tercihidir. Sanatçılıklarıyla mı anılmak istiyorlar yoksa siyasi polemiklerle mi anılmak istiyorlar, tercih kendilerinindir.”
YSK'nın, siyasi partilere sandık kurulu başkan ve üyelerinin listesini verme kararına yönelik bir değerlendirmede bulunan Çelik, “Bu süreçte yaşadığımız bir takım eksikliklerin ve yanlışlıkların giderilmesi bakımından YSK bir takım denetleme mekanizmalarını devreye sokacaktır. Vatandaşımız görevini yapıyor, siyasi partiler görevini yapıyor ama sandık kurullarının teşkil etmesi gereken seçim kurulları burada memur üye olması gerekirken buna dikkat etmemişler.
Bununla ilgili bir denge, denetleme mekanizmasının olmadığı, bunların kanunda sayılan niteliklere sahip olup olmadıkları ile ilgili bir kontrol mekanizmasının olmadığı şeklinde eleştiriler vardı. Her seçim bir tecrübedir. Seçimdeki tecrübeden yola çıkarak bundan sonra bu seçimde yaşanan tartışmaların tekrar gündeme gelmemesi için hem YSK hem de siyasi partiler olarak biz gereken tedbirleri alacağız” dedi.