CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Çanakkale İl Başkanlığı tarafından Çanakkale Belediyesi Çalışanları Sosyal Tesislerinde düzenlenen partililerle buluşma programında bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığını öngören refarandumu oylama sonuçlarını değerlendiren CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Bu sonucu anlayabilmek için bu sonucun nasıl geliştiğini hatırlamamız lazım. Düşünün adil, eşit, demokratik bir siyasi tartışmadan geçerek mi oy kullandık. Öyle bir şey söylemem mümkün mü? Bir taraf da devlet bütün olanaklarıyla bütün gücüyle tarafsızlık için yemin etmiş Cumhurbaşkanı olayın içinde sonunda kadar devletin, uçağıyla, devletin helikopteriyle devletin güvenlik güçleriyle gitti her yerde resmi organizasyonlarla hazırlanan mitingler, okullar tatil. Öğretmenler, memurlar hepsi sahada. Arkadaşlar böyle bir siyasi mücadeleden geçtik. Devletin bütün olanaklarıyla sahnede, buna karşılık biz acaba Çanakkale’den Mardin’e nasıl gideceğiz diye çırpınıyoruz. Ve onun çözümünü bulamıyoruz. Ertelemek zorunda kalıyoruz. Ya da kampanya yürüten başka anlayıştaki arkadaşlarımız Meral Akşener bilmem salon bulamıyor. Salon kapatılıyor. Bilmem ne engeller yapılıyor. Bizim arkadaşlar stant açıyorlar. Vay olağanüstü hal stant mtant olmaz diye masaları kaldırıyorlar. Broşürleri dağıtacaklar. İstanbul’da, Ankara’da her türlü engel. Normal bir yarışma oldu mu? Dünya’nın aslında demokratik ülkelerinde olağanüstü hal rejimi altında anayasa değişikliği olmaz” diye konuştu.
Hayır oyu kullananlar sosyal medya üzerinden örgütlendiğini kaydeden Baykal, “Hayır oyu verecekleri suçlamak için, karalamak için cesaretsizlendirmek için, caydırmak için ahlaklı, ahlaksız her şey yapıldı. Ağır suçlamalar, hakaretler yapıldı. Terörist, FETÖ’cü, PKK’lı olmakla suçlandı. Yani böyle bir kampanya içinde geçildi. Ama ne oldu. Devlet açısından bakın. Devlet açısından, Evet kampanyası açısından böyle. Kampanya yukarından aşağıya bir Evet kampanyasıydı. Resmi bir kampanyaydı. Devlet gücüyle dayatılan bir kampanyaydı. Buna karşılık Hayır diyenler kimlerdi? Hayır diyenlerin siyasi bir karargahı mı vardı? Bir organizasyonu mu var? Parası, pulu mu vardı? İnsanlar, bireyler kendiliğinden akılla, vicdanla sorumluluk duygusuyla hemen bir araya gelerek, sosyal medyada örgütlenerek, müthiş yaratıcı kavramlar bularak, fikirler ortaya atarak, küçük videolar çekerek, espriler yaparak birden bire görünmeyen toplumsal taban hareketi, gençlerin, kadınların, her türlü insanının, TIR şoförü video çekiyor. Dinleyin arkadaş diye anlatıyor. Bir yandan da arabayı sürüyor. Muhteşem bir olay. Bir defa hareket spontane bir hareket. Tabandan yukarı bir hareket. Aşağıdan yükselen bir hareket. Vicdandan, akıldan, inançtan, bireysel değerlendirmeden talimatla değil, finanse ederek değil, yönlendirilerek değil, olmaz böyle şey diyen müthiş bir hareket. Çok saygı değer, büyük bir iş”dedi.