CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmelik değişikliği ile su havzalarını enerji şirketlerinin kullanımına açtığını duyurarak, “İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğinin güneş ve rüzgâr enerjisi santralleri gibi yeşil enerji santrallerine açık olan uzun mesafeli koruma alanlarına 10 Mart’ta yapılan değişiklik ile termik santral, gazlaştırma, biyogaz ve biyokütle gibi doğa düşmanı enerji tesislerinin kurulmasına izin çıkarıldı” dedi.
Özgür Ceylan, yönetmelik değişikliğini ilişkin tepkisini ortaya koyarken, “İnsanımızın canının derdine düştüğü, pek çok insan işini kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığı ya da kaybettiği, işletmelerin birer birer kapandığı böylesi bir dönemde, bu düzenlemeye neden gidildiğini anlamak mümkün değil. Çok mu aceleniz vardı?” diye sordu.
Özgür Ceylan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aralarında Atikhisar Su Havzası’nın da bulunduğu 86 farklı bölgeyi “Doğal Sit” alanı olarak tescilleyeceğine ilişkin açıklamasının koruma amaçlı bir karar olmadığını ileri sürerek, “2017 yılından bu yana yayınlanan yönetmelikler, ALAMOS Gold CEO’sunun yaptığı açıklamalar dikkate alındığında “Sit” kararının koruma amaçlı olmadığı algısı ortaya çıkıyor. Sit yaparak da bölgede maden ocağı açılmasının önü mü açılıyor? Anlamak mümkün değil” dedi.
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelikte” 10 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklikle ile hayatın güvencesi olan su havzalarının enerji şirketlerinin kullanımına açıldığını söyledi. Özgür Ceylan, Bakanlığın su havzalarının uzun mesafeli koruma alanlarıyla ilgili değişiklik yaptığını belirterek “Su havzalarını sit alanına dönüştürüp maden ocaklarının önünü açmaları yetmiyormuş gibi, önceden güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerine açık olan uzun mesafeli koruma alanlarını da termik santral, gazlaştırma, biyogaz ve biyokütle tesislerinin kurulmasına izin çıkarıyorlar. İnsanlar can derdindeyken, çok mu acelesi vardı?” diye sordu. Özgür Ceylan, Bakan Bekir Pakdemirli’nin, “COVID-19' la top ve tüfekle savaşılmıyor. İlaç ile savaşılıyor, bağışıklık ile savaşılıyor, gıda ile savaşılıyor” şeklindeki sözlerine de atıfta bulunarak, “COVID-19’ a karşı gıda ile savaşmayı düşünüyorsanız önce en temel gıdamız olan su havzalarını enerji şirketlerinin kullanımına açmaktan vazgeçin” dedi.
Doğal Sitin Amacı, Belediyelere By-Pass Mı?
Özgür Ceylan, Bakanlığın duyurduğu SİT kararının belediyeleri devre dışı bırakmaya yönelik bir amacı olup olmadığına dair şüphelerinin bulunduğunu ifade ederek, “Bakanlık 15 farklı ildeki Tabiat Varlıkları Bölge Komisyonlarına bağlı 86 bölgenin doğal sit alanına dönüştüreceğini duyuruyor. Bu iller arasında İstanbul başta olmak üzerek, 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin göreve başladığı Adana, Ankara, Antalya, Eskişehir, İzmir, Muğla Büyükşehirlerimiz ile Çanakkale var. Burada Belediyelerimiz devre dışı bırakmaya yönelik bir çalışma var gibi görünüyor” diye konuştu. Özgür Ceylan Atikhisar Su Havzasının da bulunduğu, 86 farklı bölgeyi “Doğal Sit” alanı olarak tescilleyeceğine ilişkin açıklamasının da koruma amaçlı bir karar olmadığını ileri sürerek, “2017 yılından yayınlanan yönetmelikler, ALAMOS Gold CEO’sunun yaptığı açıklamalar dikkate alındığında “Sit” kararının koruma amaçlı olmadığı algısı ortaya çıkıyor. Sit yaparak maden ocağı açılmasının önü mü açıyorlar” dedi. Özgür Ceylan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından duyurulan tescilin “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları” olarak yapılması halinde, madencilik faaliyetine başlanmasının önünün açılabileceğini iddia ederek, “Bölge üzerindeki tüm tasarruf hakkı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda olacak. Bakanlığın maden şirketlere karşı aynı direnci gösteremeyeceğini düşünüyorum” dedi. Özgür Ceylan, Bakanlığın, 10’u İstanbul’da olmak üzere 86 farklı bölgeyi “Doğal Sit” alanı olarak tescilleyeceğine ilişkin açıklamasının koruma amaçlı görünmediğini ileri sürdü. Özgür Ceylan İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliği’nde tanımlanan “mutlak koruma alanı” ve “kısa mesafeli koruma alanlarında” madencilik faaliyetlerine izin verilmezken, “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları” dönüştürülürse madencilik faaliyetlerinin önünün açılabileceğini söyledi.
Amaç, Koruma Gibi Görünmüyor
Özgür Ceylan, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu’nda 2011 yılında yapılan değişiklikle, Tabiat Varlıklarının koruma yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildiğini belirterek, “Su havzalarının korunma usul ve esasları yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiş durumda. Doğal sit alanında 2017’de yaptıkları değişiklik ile doğal peyzaj ve siluet dikkate alınarak kum, çakıl, taş, maden ve benzeri malzeme alınabileceğine, bu amaçla ocak açılabileceğine dair izin çıkmış durumda. Amaçları koruma değil yağmalama” diye konuştu.
Özgür Ceylan, Bakanlığın duyurduğu alanların CHP’li yedi Büyükşehir Belediyesi ile Çanakkale’nin de aralarında bulunduğu illerde olduğunu ifade ederek, “Çanakkale’de Atikhisar Barajı ve Su Toplama Havzası, Ayvacık ilçesi Gülpınar ve Adatepe Mahalleleri, Sucağız ile Değirmen mevkileri, Biga Şahmelek Kıyı Mevki ve Nilüfer Gölü ile Çan ilçemizin Karabağ köyü bulunuyor” dedi.