Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, risk haritasında rengi kırmızı olan il sayısının 58'e çıkmasını değerlendirerek, "Cumartesi yasaklarının belirgin bir katkısı olmayacağını düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin koronavirüs risk haritasında, çok yüksek riskli 'kırmızı' kategorideki il sayısı 17'den 58'e yükseldi. ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, Türkiye'nin yeni risk haritasındaki sonucun sürpriz olmadığını belirtti. Risk haritasındaki tablonun beklenen bir sonuç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alper Şener, "Bu sonuç, yakından takip eden insanlar için sürpriz değil. Sahada da zaten uyumun eksik olduğunu görüyorduk. Çünkü insanlar yasak zamanının son dakikasına kadar o süreyi dışarıda geçirmeye özen gösteriyor. Böyle olduğu zaman bu salgının kontrol altına alınma imkanı yok. Vatandaşlarımızın öncelikli olarak bunu bilmeleri gerekiyor. Yasak zamanlarında, son ana kadar dışarıda dolaştığınız her an içerisinde virüsü hem alma hem yayma ihtimaliniz var. Çünkü şu anda Türkiye'de baskın olarak bulunan varyant virüsler hızlı bulaşıyor, hızlı yayılıyor. Kalabalıklaşmaya özen göstermediğimiz sürece şu anda gördüğümüz tablo sürpriz değil" diye konuştu.
Kırmızı renkli illerde sokağa çıkma kısıtlamasının cumartesi günleri yeniden uygulanacak olmasını da değerlendiren Prof. Dr. Alper Şener, şunları söyledi:
"Cumartesi yasaklarının ekstra katkısı minimal olacak diye tahmin ediyorum. Cumartesi yasaklarının belirgin bir katkısı olmayacağını düşünüyorum. Çünkü bu defa vatandaşlarımız refleks olarak şunu yapıyor; İlla dışarıda geçirmek istediği zamanı hafta içine kaydıracak. Hafta içerisinde maksimum süreyi kullanmaya çalışacaklar. Artık bunlar için ek önlem nasıl alınabilir? Belki insanlara belli bir saatlerde gezme sınırı mı konulabilir. Haftalık, saatlik izinler konulabilir. Bu da çok tartışmalı. Yasakçı tavır her zaman işe yaramıyor. Şunu bilmemiz lazım; Dışarıda doşalan virüs, varyant ve değişik bir virüs. Daha önce gördüğümüz virüs tiplerinden daha çok bulaşıcı, hızlı bir şekilde yayılıyor. Bu tabloda ekstra hafta içi gezme saatlerinizi bile kısıtlamanız lazım. Bu saatlerin serbest bırakılmış olması tehlikeli saatler olmadığı gibi yorumlanmasın. Bu saatler de tehlikelinin varolduğu ve devam ettiği saatler. Eğer bu şekilde devam edecek olursak bundan sonraki süreç ne olur? Şehirlerarası kısıtlamalar ve devam eden belki ciddi sokağa çıkma yasakları, hafta içi mesai saatlerinin dahi gevşetilmesi olacaktır. Çünkü şu anda sahada gördüğümüz tabloda hasta sayısında ciddi anlamda bir yükselme var. Hasta yığınlığı, kalabalığı var. Yatak sayısında kısıtlıklar söz konusu, çünkü yatak sayısı sınırı olan bir kapasite, sağlık personelinin de bir kapasitesi var. Yoğun bakıma yatışlar hızlı olmaya başladı. Yoğun bakımlar yeniden dolmaya başladı. Beklenmeyen hasta grubunda, yani hiç bir risk faktörü olmayan hasta grubunda ani ölümler ve hasta kayıpları, çocuk hasta grubunda hastalığı görmeye başladık. Dolayısıyla artık tehlike çanları çalmıyor, tehlike çanları artık yıkıldı. Buna dikkat etmek lazım."
'VATANDAŞLARIMIZDAN ÖZVERİ VE FEDAKARLIK BEKLİYORUZ'
Ramazan ayının insan trafiği açısından avantajı olacağını kaydeden Şener, şunları ifade etti:
"İnsanları bir aylık periyodun, ibadet süresi içerisinde evden eve gezmeden vazgeçireceğini ümit ediyorum. Bu evde periyodu yaygın, hızlı kitlesel aşılamayla değerlendirebiliriz. Ramazan ayı içerisinde aşılamayı da başarabilirsek, önümüzdeki 60 gün içerisinde ciddi anlamda salgının hızını keseceğimizi ve artık normalleşmeyi konuşabilir hale geleceğimizi düşünüyorum. Bu önümüzdeki 60 gün çok kritik. Lütfen bu yasakların sadece cumartesi ve pazar olduğunu düşünmeyin. Bu yasaklarla beraber, bireysel olarak vakit geçirmeden saatlerimizi kısıtlamamız gerekiyor. Temasta bulunduğumuz kişileri minimumda tutmamız lazım. Dışarıda dolaşan virüs daha önce karşı karşıya olduğumuz koronavirüs tiplerinden farklı, varyant bir virüs. Bulaşıcılığı gerçekten maksimum seviyede. Aşılanmış olsanız bile, hastalığı geçirmiş olsanız bile tekrar bu virüsle enfekte olma ihtimaliniz olduğunu unutmayın. Buna göre düşünerek, hareket etmek ve karar vermek gerekiyor. Vatandaşlarımızdan özveri ve bir süre daha fedakarlık bekliyoruz."
'BİZİM İÇİN GURUR VERİCİ BİR TABLO'
Çanakkale'nin aşılamada iki anlamda birinci sırada olduğunu kaydeden Şener, "Çünkü, 65 yaş üstündeki nüfusumuz yoğun. Aşı alabilme kapasitesinde olan grup yoğun. Bakanlığın verilerine göre, aşı kapsayıcılığı anlamında da üst sıralarda bildiğim kadarıyla. Bu da şu demek; Çanakkale için baktığımızda aşı kararsızlığı grubu fazla yok. Bu bizim için sevindirici. Vatandaşlarımız mevcut olan aşıya da güvenmiş ki, randevularını alarak aşılarını olmaya gelmişler. Bu bizim için gurur verici bir tablo" şeklinde konuştu.