Öğrencilerin sınavın ilk dakikalarında heyecanlı olması ve bildiklerini unutmuş gibi hissetmesinin doğal olduğunu söyleyen Sibel Turan Pelivan, “Öğrencilerin zihinleri soruları okumaya ve çözmeye başladıktan sonra kaygıdan uzaklaşacaktır. Sınava günler kala sosyalleşme ve dinlenme için iyi hissettiren aktivitelere zaman ayırmak önemlidir. Öğrenciler yoga, meditasyon, yürüyüş gibi aktivitelerle stres düzeyini düşürebilir. Arkadaşlarla açık havada vakit geçirmek, satranç, yapboz, sudoku çözmek ya da resim yapmak, doğada ya da deniz kıyısında zorlayıcı olmayan fiziksel hareketlerde bulunmak, duygu günlüğü tutmak stres kaynağını azaltır.” dedi.
ÖRNEK NEFES EGZERSİZİ
Doğru ve düzenli nefes egzersizinin kaygıyı olumlu yönetme anlamında avantaj sağladığını söyleyen Pelivan, “Nefes (mindfulness) egzersizlerinin kaygının yol açtığı rahatsız edici bedensel etkiler ile baş etmede önemli bir rolü vardır. Nefesin düzenlendiği ve rahatlamanın sağlandığı durumda bedenimizdeki fizyolojik tepkiler olumlu yönde değişecektir, dikkati dağıtan belirtiler ortadan kalkar ve sınavda istediğimiz performansı elde edebiliriz” diye konuştu.
Odaklanmada güçlük yaşadığında ya da heyecanın arttığı anlarda nefes egzersizlerinin faydasını belirten Sibel Turan Pelivan, sınav kaygısına karşı öğrencilere küçük bir egzersiz önerisinde bulundu:
“Sınav anında çok kaygılandığınızı, odaklanamadığınızı, sınavdan koptuğunuzu fark ederseniz kalemi bırakıp 10-15 saniye gözlerinizi kapatın ve zihninizi boşaltmaya çalışın. Yavaşça burundan nefes alıp ağızdan verin. Nefesinizi 5’e kadar sayarak alın, 8’e kadar sayarak tutun ve 8’e kadar sayarak yavaşça ağzınızdan verin. Bu egzersizi sınav öncesinde günde en az 4 defa, en fazla 8 defa tekrarlayıp haftada 2 gün yapın.”
SINAV HAZIRLIĞINDA AİLENİN ROLÜ
“Sınavlar, sadece birer fırsattır, hiçbir şeyin sonu değil pek çok şeyin başlangıcı da olabilir” diyen Pelivan ailelere ise şu önerilerde bulundu: “Çocuğu kıyaslamadan kaçınmak, çocuğun her şeyiyle tek ve biricik olduğunu unutmamak gerekir. Ailesi tarafından koşula bağlı olmaksızın sevgi ve saygı gören çocuğun özgüven ve motivasyonu yüksek olacağı unutulmadan, koşulsuz sevgi ve kabul gördüğü çocuğa hissettirilmelidir. Çocuğun gerçek potansiyeli göz önünde bulundurularak hedefler potansiyeline uygun belirlenmeli, beklentiler çocuğun kapasitesinin üzerinde tutulmamalıdır. Potansiyeli doğrultusunda çalışan çocuğun çabası fark ve takdir edilmelidir.”
dha