“ŞEHİR HASTANESİ GÜZELLEMESİ YAPIYORLAR”
 
Açıklamada halkın sağlığını tehlikeye atan sağlık sistemi yürütücülerinin, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince sınır tanımadığı, salgında çok sayıda vatandaşın ve sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiği buna rağmen yöneticilerin şehir hastanesi güzellemesi ile sorunu geçiştirdikleri ifade edildi.
 
“SALGINI DEĞİL, ALGIYI YÖNETİYORLAR!”
 
Sağlık Bakanı Koca ile defalarca talep ettikleri, gerçekleşmeyen görüşmeye dair, “Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?,” diye soruldu. Açıklamada “Bakanlık salgını değil, algıyı yönetiyor,” denildi.
 
“BÜTÜNCÜL, TALEPLERİMİZİ İÇEREN YENİ BİR YASA TASARISI İSTİYORUZ”
 
Hekimlerin beyaz yürüyüşü sonrası gündeme gelen ek gösterge ile hekim maaşlarına yansıyacak zam tasarısının hatırlatıldığı açıklamada tasarının yeterli, bütüncül, tüm sağlık emekçilerini ve hekimlerini kapsamadığına vurgu yapıldı. Açıklamada “Geri çekilen teklif bile bize fazla görülmüş, ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek, neden tamamlanmadığı gibi soruların havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekildi” denildi.
 
“EMEĞİMİZİN DEĞERSİZLEŞTİRİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
‘Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz’ denilen açıklamada “çarşamba günü acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak şekilde, KOVİD 19 veya KOVİD 19 şüphesi ile başvuran poliklinikler ve kliniklerde tedavilerine devam edilecek, diğer hastalarımıza nöbet düzeninde sağlık hizmeti verilecektir” ifadelerine yer verildi.
 
AÇIKLAMANIN TAMAMI ŞÖYLE:
 
İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini almış; bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler.
 
Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?
 
Artık yaşamımıza bile mâl olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan SALGINı değil ALGIyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir.  Daha önce Meclis’te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir.
 
Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Mecliste milletvekillerine iktidarın resmî olarak veremediği sözel cevap, emekli hekim maaşlarının bu düzenlemeyle çok yüksek olacağı ve bunun kabul edilir olmadığıdır.
 
Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir.
 
Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. TBMM’de yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı’na defalarca, yeniden yeniden seslenmemize rağmen ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştır: İstifa bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır.
 
İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık G(ö)REV zamanıdır.
 
Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı G(ö)REVi;
 
• Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir.
 
• Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir.
 
• Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir.
 
• Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir.
 
• COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir,
 
• Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.
 
Bu G(ö)REV emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var.
 
Kısacası Emek Bizim ise Söz de Bizimdir!
 
MEHMET ÖZDEŞ
 


Kaynak: Biganın Sesi