Su altında dans edercesine yüzen deniz tavşanları, tavşan kulağına benzer solungaçlarının oluşturduğu ilginç görüntüsüyle dikkat çekti. Bu anları sualtı kamerasıyla kaydeden Muzaffer Mut, "Çok heyecanlandım" dedi.
 
Çanakkale Tarım ve Orman Müdürlüğü'nden kontrol şube müdürü olarak 2000 yılında emekli olduktan sonra deniz kabuklarına hayat vererek ortaya ilginç eserler çıkaran ziraat yüksek mühendisi Muzaffer Mut, bir yandan da hobi olarak gerçekleştirdiği sportif dalışlarla, sualtı dünyasının zenginliklerini keşfediyor. İlerlemiş yaşına rağmen her sabah deniz gözlüğünü, şnorkelini ve paletlerini alarak sahile giden Mut, sualtı kamerası ile dalış yapıyor. Deniz içerisindeki canlıları keşfetmeye çalışıyor. Bugüne kadar denizşakayığı, denizyıldızı, yılan yıldızı, ahtapot, köpek balığı, vatoz ve çeşitli balıkların görüntülerini kaydederek, arşivine ekleyen Mut, bu kez de Çanakkale Boğazı'nda ender rastlanan deniz tavşanını Dardanos mevkiinde görüntüledi.
 
Yaklaşık 20 yıldır hobi olarak dalış yaptığını anlatan Muzaffer Mut, "Deniz altındaki bütün canlıları inceleme fırsatı buldum. Zaten sevdiğim bir konuydu. Şu ana kadar denizlerde çok sayıda ilginç canlı gördüm ve inceleme fırsatı buldum. Son olarak da deniz tavşanını görüntüledim. İlk karşılaştığında çok heyecanlandım. Bir et yığını gibi duruyordu. Bunlar salyangoz familyasından. İki rengini tespit ettim burada. Biri rengârenk, diğeri de koyu kahverengi. Suda resmen dans ediyor. Sualtı fotoğrafçıları için çok ideal görseller veriyor. Gördükten sonra inceledim. İlgili hocalara sordum. Erselik bir hayvan olduğunu söylediler. Hem erkek, hem dişi özelliğini taşıyor. Hatta tesadüfen ben de çiftleşme anında çekmişim üçünü dördünü bir arada. Böyle bir hayvana ilk kez rastladım. Hani derler ya gerçekten hayat suyun altında, bütün gizem suyun altında. İnsan inceledikçe biraz vakıf oldukça çok enteresan olaylarla karşılaşıyor, deniz tavşanında olduğu gibi. Deniz atını da yüzerken gördüm ben bu sularda. Öyle bir şey ki denizin içine girdiğiniz zaman göremeyeceğiniz bir canlı yok" dedi.
 
deniz tavşanının Çanakkale Boğazı'nda ender görülebilecek bir canlı olduğunu ifade eden Muzaffer Mut, "Deniz tavşanının yaşam yeri, esas bu sular değil, Kızıldeniz. Yani daha sıcak denizler. Orada çok çeşidi var. Biz tesadüfen buralara gelenleri görüyoruz. Çok ilginç özellikleri var. Örneğin, deniz tavşanının yüzerken kulak gibi görünen yerleri tavşan kulağı değil, canlının solungaçları. Yine, karadaki tavşanın özelliği çok sık üremesidir. Deniz tavşanı da erselik bir canlıdır. Ben tesadüfen çiftleşme anlarını da görüntüledim. Sonradan incelediğime göre, bir yığıntı halinde duruyorlar. Spermlerini birbirlerine geçiriyorlar ve çoğalmayı sağlıyorlar" diye konuştu.
 
DENİZ TAVŞANI
 
Deniz tavşanı (Aplysia süper familyası) bir deniz salyangozu türüdür. Ülkemiz sularına Kızıldeniz'den gelmiş bu türün ilgi çekici renkli bir görünümü vardır ve sualtı fotoğrafçılarının sıkça model olarak kullandığı bir canlıdır. Deniz tavşanı kabuksuz bir yumuşakçadır ve saldırılara karşı korunmasız olmasına rağmen doğada deniz tavşanı ile beslenen türlerin sayısı azdır. Bu canlının en önemli silahı zehridir. Solungaçları açıktadır ve iki tavşan kulağına benzer uzantı şeklindedir. Renkleri bulundukları coğrafi bölgeye göre değişebilir. Deniz tavşanlarının bitkiler gibi bir tür fotosentez yaptığı hatta klorofil ürettiği araştırmalarla ortaya konmuştur. Ülkemizde özellikle Ege ve Akdeniz'deki gece dalışlarında karşılaşılabilen deniz tavşanı, Kızıldeniz sularında ise her köşede rastlanabilecek kadar yaygındır. Deniz tavşanı çift cinsiyetli bir canlıdır. Ayrıca, basit bir sinir sistemi ve büyük nöronları bulunan deniz tavşanı bilim insanlarının sinir sistemi ile ilgili araştırmalarında önemli bir deney hayvanıdır. Bugün nöroloji ile ilgili pek çok bilgi, insan sinir sistemine dair pek çok keşif deniz tavşanları sayesinde ortaya konulabilmiştir. Parkinson ve Alzheimer hastalığı ilaçları yosunla beslenen bir tür olan Kaliforniya deniz tavşanı türü üzerinde test edilmektedir. Dr. Eric Kandel 2000 yılında deniz tavşanları ile yaptığı nöroloji araştırmaları ile Nobel ödülü kazanmıştır.
 


Kaynak: DHA