Çocuklar için bir hafta okul molası. ( Alkış sesleri, konfetiler , ıslıklar…)

Çocuklar için bir hafta okul molası. ( Alkış sesleri, konfetiler , ıslıklar…)
Tatilde köye gideceğiz diye bir cümleniz kalmadıysa muhtemelen köyde artık kimseniz kalmamıştır. Bizim buralarda, nereler buralar, işte Biga , Çan ,bizim buralar yani herkesin köyü vardır. Sen nerelisin dediklerinde yıllarca Bigalıyım dedim ve bu cevabımla tatmin edemedim çoğu zaman.
Tamam Bigalısın da hangi köydensin?
Çünkü olmalı bir köy. Herhangi bir köyden göçülmeli. İnsanları terslememe huyum bazen muhabbetin uzamasına sebep olurdu ve ben de arayıp bulmaya çalışırdım köyüm neresi. Şimdi babam Kalafatlı. He boşnaksınız? Hayır değiliz. Olabilirdik ama Boşnak değiliz. Babam orada doğmuş sonra Biga’ya gelmişler. Demek ki babadan çözülemeyecek bu iş. Dedem. Dedem Helvacılı olur mu? Olur tamam orayı hallettik. Annem Akkayraklı. Evlenince Biga’ya gelmiş. Heeeehhh şimdi tamam. Çünkü köysüz gezilmez!
Bu meyanda çocukların tatilde gittikleri bir köyü olur buralarda. Gitmiyorsan köyde kimin kimsen kalmamıştır. Ya Hakk’a kavuşmuştur ya da başka şehre göçmüş, dağılmıştır.
Böyle böyle de köyler sessiz kalmıştır. Öğrencisi az diye okulu kapanmıştır. İnsanı az diye sağlık evi kapanmıştır. Sonra zaten bunlar yok diye gelen gideni azalmıştır. Git gide sadece selaların okunduğu, arada anonsların yapıldığı bakımsız , savruk yerleşimler kalmıştır.
Kaç köy bu durumda bunu bilemem. Benim köyüm Koruoba Köyü. Otuz beş yaşımda direkt bağlı olduğum bir köyüm oldu. Annem ,babamın köyü ayrı onlar Helvacıdan , Akkayraktan. Benim kaydım Koruoba. Köyüm Koruoba. Düğüne , cemiyete gittiğimizde köyden kadınlar sorardı;
Alıştın mı?
Köyümüz güzel mi?
Birden gelen bu iki soru karşısında afallar kısaca ‘güzel güzel , beğendim.’ derdim. Çünkü ben zaten kolay alışırım. Adapte olurum kolayca. Güzel mi dersen,evet güzel. Çünkü hakikaten buranın coğrafyası güzel.Mis gibi ormanı var. Dik bir köy , bu nedenle üst taraflara doğru gidince denizi görürsün. Serindir. Velhasıl güzel işte.
            Sonra arada otobüsle Biga’ya gelmeye başladım. Otobüs evin önünden de geçiyor ama bazen aşağıdan geliyor. Bazen yukarıdan geliyor. Bazen sağ yoldan bazen sol yoldan geliyor. Sersem oluyorum. Kaçırmak da istemiyorum çünkü otobüse bineceğim diye şartlandırmışım kendimi. Bu risklerden dolayı evin önünde beklemeyip yukarıya doğru yürür ve dut ağacının önündeki durakta beklerdim. Erken giderdim. Çünkü geç kalırsam otobüse bağırmak ya da arkasından koşmak yapabileceğim şeyler arasında değil. Erken gidip beklerim.
            Orada beklerken fark ettim. İnsan koşarken detayları görmez. Yapması gereken , yetişmesi gereken bir şeyler vardır. Sakinleşip bekleyince fark edersin. “Ya bunda bir yanlış var, böyle olmaması gerek.” Böyle olmaması gereken eksiklerden biri, sonra hemen diğeri çarptı gözüme. Dut ağacının önündeki durağın sağ çaprazında sağlık evi, sol çaprazında okul var. Ne yazık ki bu ikisi de yalnızca bina statüsünde yerler. Okul kapalı, köyün düğün cemiyetlerine hizmet veriyor. Sağlık evi kapalı, bilmiyorum ne amaçlı kullanılıyor. Ya da kullanılıyor mu?
            2022 yılında , eğitimde sürekli bir şeyler yapmaya çalışılırken öğrenci sayısı az diye okulların kapatılmasını aklım almıyor. Öğrenci az! Az ama hiç değil. Az ,hiçten büyüktür.
Bir köyde okul olmalı. Öğretmen gelip gitmeli köye. Milli bayramlar köyde kutlanmalı. Bu vesileyle arada, hiç değilse, şehrin devlet memurları gelip gitmeli.  Bakan falan değil yani. Bir anasınıfı , hadi, birleştirilmiş sınıf olsun ilkokul , hatta orta okul olmalı. Üç-beş  öğrenciyle mi? Evet üç beş öğrenciyle. Bu da onların pozitif ayrımcılığı olsun. Bir köy çocuğu orta okula kadar kendi köyünde eğitim görebilmeli. Lise için isterse dışarı çıkabilir. Veya uzaktan okumayı tercih eder.
Sağlık evi aktif olmalı. Hiç değilse haftada birkaç gün aile hekimi gelip uğramalı. Köye sağlık personelleri gelip gitmeli. Doktor , ebe,öğretmen birlikte çalışmalar yapmalı. Veteriner hekim davet etmeliler örneğin köye. Hayvanlarda sorun olduğunda müdahale etmek için değil, sorun olmadan bilgilendirme amaçlı gelip konuşmalı. Okulun bahçesinde dışarıya açık eğlenceler düzenlenmeli, sağlık evinin bahçesinde kan bağışı yapılmalı.
Yazarken bile heyecanlandım.
1940’lar köylerini yaşıyoruz bazı köylerde. Yolun, elektirğin, suyun, internetin olduğu bir çağda okulsuz, öğretmensiz, sağlıksız köyler görüyoruz. Büyük eksik.
Bunlar köylere hareket katar. Canlanır. Şehre göçenler gönül rahatlığıyla köylerine döner. Şehirler biraz rahatlar. Tatilde çocuklar köylerine gitmek için can atar. Köy çocukları için köyde yaşam zul olmaktan çıkar.
 İnanıyorum bunlar olacak.
Öğrenci ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyor bu haftanın başlığını yazımın sonuna atıyorum:
OKUL YOK, SAĞLIK PERSONELİ YOK