Geçtiğimiz hafta çok güzel bir yere gittik; YASA’nın YERİ .

Geçtiğimiz hafta çok güzel bir yere gittik; YASA’nın YERİ . Bu haftaki yazımın içeriğini orası oluşturacak. Havası ,suyu Kaz Dağları’nın uzantısı olan bu alanı yazmaktan ; yazarken hatırlayıp tekrar yaşamaktan mutluluk duyarım.
Küçükbaş hayvan yetiştirmek bir ‘işten’ çok gönül meselesi. Koyun bakanlar bu sürece yüreklerini de ortaya koyuyorlar. Bunu , Marmara Bölgesi Çobanlar Birliği whatsapp grubunu gördüğümde anladım. Sadece kendi evimiz değil, birçok evde konuşulan konu buymuş: koyun-kuzu,kuzu-koyun,koyun-kuzu, kuzu-koyun….
Hüseyin ve ailesiyle bu şekilde tanıştık. Whatsapp grubu yazışmalarından sonra artık aileler de tanışsın dedik ve bu şekilde görüşmeye başladık. Geçtiğimiz hafta onların davetlisi olduk.
Planlar yapıldı. Sözleşildi. Biz Koruoba’dan çıktık. Onlarla Çan’da buluştuk. Önce Derenti Köyüne gittik. Orada Hüseyin’in annesi bana ayak üstü farklı bir peynir yapma stili anlattı.( Bunu daha sonra deneyeceğim. ) Derenti’den çıkıp Yenice yoluna kırdık. Yenice’ye varmadan yolun sağında küçük bir dikdörtgene yazılmış “YASA’nın YERİ “ tabelasını görünce direksiyonu yana çevirdik. Dar yolu takiben ana yoldan aşağı doğru sürdüğünüzde kısa bir süre sonra karşısınıza çıkıyor orman. Başınızı sola çevirdiğinizde eski bir bina. Bakışlarınızı etrafta gezdirdiğinizde iki yakadan akan su, karşıya geçiren küçük bir köprü ve altından şarıldayan küçük bir çavlan.
                Bu güzelliğin sahibi Recep YASA eski bir değirmen olarak almış orayı.

Gittiğimiz yerlerin şoförü benim. Varış noktasına geldikten sonra başka hiçbir işe el sürmem. Kendimde bu hakkı görüyorum. Götürmüşüm ben. Yine öyle yaptım. Arabayı park ettim; park yerleri de var, ve çevreyi gezmeye koyuldum. Gezerken aklıma gelen şu oldu:
                Buraya aldığı için kesin bu adama herkes gülmüştür!
Recep abiye de söyledim bunu. Başta eşi “ deli” demiş. J
Evet ,çünkü olması gereken budur ! Ekilmez ,biçilmez bir yer. Alıp n’apacaksın burayı?
Peki Recep YASA n’apmış?
Kepçe getirmiş suyun zeminini düzlemiş. Etrafına tahtalar çakmış toprağın kaymasını engellemiş. Suyun döküldüğü yere meyili arttıracak şekilde beton döküp küçük bir çavlan oluşturmuş; su şır şır dökülüyor çavlandan.  Suya balıklar atmış .Suyun etrafını düzlemiş, masalar atmış. Değirmeni onarmış kendine bir mutfak yapmış. Ağaçlara bakım yapmış. Etrafını düzenlemiş. Velhasıl yaz sıcağında bir nefes almak isteyenlere Kaz Dağlarının uzantısında bir tutam ferahlık uzatmış.
Buraya etinizi,tavuğunuzu, köftenizi alıp gidersiniz ; mangalları var. Yo, ben mangalla uğraşamam gidip bir havalanır gelirim derseniz hata etmiş olursunuz. Çünkü ortam, hava, suyun sesi bir Türkiye insanını mangal yakmaya götürür. Hazırlığınız yok mu? Olsun . O zaman da Yasa’nın Yerinden balık yemiş olursunuz.
YASA’nın YERİ yazın açık. Çok da kalabalık oluyormuş. Erken gitmekte fayda var. İş hayatının stresine 1 günlük orman içi pikniği eminim  ruhunuza çok iyi gelecektir. Doğanın içinde yaşayan bizler bile çok etkilendik. Betondan yorulanlar eminim hayran kalacaktır.
Duygular özneldir. Herkese hissettirdiği bir olmaz. Öznel düşüncelerime ara verip burayı görüp kendi duygularıyla yaşamak isteyen için yolu toparlamam gerekirse;  Yenice yolu istikametinde sağ tarafta “YASA’nın YERİ “ tabelasını görünce girin bir bakın.
Herkese oksijeni bol bir hafta dilerim.